Turkiye’den Hollanda’ya Göç Serüvenimiz: Cam Fanusun Daralttığı Hayattan Kaçış!

Share

Türkiye’de tutunamadık mı? Daha çok kazanmak için mi gittik? İşte bütün bu sorularla sıkça karşılaşıyoruz. Ama benim cevabım her zaman “Hayır!” oluyor, dostlarım.

Evet, Kasım 2021’de ülke değiştirdik. Tabii ki henüz burada nasıl yaşadığımızı, memnun olup olmadığımızı anlatmak için erken, o konulara daha vakit var. Ama eğer “Neden böyle bir karar aldınız?” derseniz, size elimden geldiğince açıklamaya çalışırım.

Aslında bu blogu okuyorsanız, büyük olasılıkla benimle aynı sebeplerle yurtdışına taşınmışsınızdır ya da düşünüyorsunuzdur. Siz de bir noktada cam fanusun daralttığı hayattan sıyrılmak istediniz demektir.

Öncelikle belirtmek isterim ki, 40 yaşına yaklaşmış, evli ve çocuklu biriyim. Evet, evet, benim de kurulu bir düzenim vardı: iyi bir işimiz, evimiz, arabamız, yazlığımız… Ama bu cam fanusun içinde sıkışıp kalmaya başlamıştık. Gittikçe daralıyordu, daralıyordu ve bizi boğma noktasına gelmişti.

Tabii, biz bir şekilde alıştık diyebilirim, ama aynı şeyi oğlumuz için söylemek mümkün değildi. Birçok arkadaşıma taşınacağımızı söylediğimde “Sana rahat batmış” tepkisini aldım. Dışarıdan bakıldığında hak vermemek elde değil, doğru. Ama bir baba olarak, çocuğuma iyi bir gelecek sağlamak benim görevim. Kendisi öğretmen olan bir baba olarak, “iyi bir gelecek, iyi bir eğitimle başlar” felsefesini benimseyenlerdenim. Özellikle ilkokul yıllarında alınan eğitimin, çocuğun sadece eğitim hayatını değil, karakterini de şekillendireceğine inanıyorum. Peki, iyi bir ilkokul eğitimi için çocuğunuzu hangi öğretim kurumuna vermelisiniz?

Tabii ki devlet okulu! İşte burada İstanbul’daki ilkokul durumunu sormak istersiniz, değil mi? Ben size söyleyeyim, iç açıcı bir tablo değil maalesef. İstanbul’dayken birçok araştırma yaptık ve sonunda pilot devlet okullarından birine kaydettik oğlumuzu. Ne var ki, sadece 1 ay boyunca o okula gittiğinde, akran zorbalığıyla, azarlanmayla ve sayfalarca ödevle karşılaşarak okuldan soğumaya ve en önemlisi mutsuz olmaya başladı. Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzu mutsuz görmek gerçekten içimi acıtıyor.

İşte bütün bu sebepler birleşince, yurtdışı serüvenimize başlama vaktinin geldiğini düşündük.

Aslında pek planlı programlı biri değilim, bunu zaten yazımda da belirtmiştim. Ama yurtdışı serüvenine adım atmadan önce neler istediğimizi planladık ve ona göre hareket ettik.

Peki, hangi ülke?

İşte burada beklentileriniz devreye giriyor. “Herhangi bir ülke olsun da hangisi olursa olsun” fikrini çok mantıklı bulmuyorum. Sonuçta hayatınızın en önemli kararlarından birini veriyorsunuz ve bunu palas pandıras yapmamanız gerekiyor.

Biz ülke seçimi yaparken bazı başlıklar belirledik (önem sırasına göre), işte onlar:

  1. Okullarda verilen eğitimin kalitesi
  2. Çocuklar için alternatif etkinlikler
  3. Çocukların mutluluğu
  4. Göçmenlere yaklaşım
  5. Yaşam standartları
  6. Yeşil alan
  7. Türkiye’ye uzaklık
  8. Sosyal hayat

Yukarıdaki kriterlere göre birçok ülke ön plana çıktı, fakat artılarını eksilerini bir araya getirince karşımıza Hollanda çıktı ve biz de Hollanda’da iş arama sürecine başladık.

Detaylı bilgileri ve Hollanda’daki ilkokul seçimimizi merak ediyorsanız, şu linke göz atabilirsiniz